İzleyiciler

21 Nisan 2015 Salı

Hayat Yayınları Kitapseverleri Hayata Aşkla Dokunmaya Davet Ediyor!


"İyi kitaplar insanın en gerçek dostlarıdır" demişler. Ne kadar da doğru bir kelime. Eğer benim gibi kitap kurduysanız karşınıza iyi bir kitap çıktığında, o kitapın satırlarını okurken tüm dünyadan ayrilib kendi dünyanızla baş-başa kaldığınızda yukarıdaki cümlenin ne kadar doğru ve yerinde değilmiş olduğunu göreceksiniz.


Bu gün size iki kitap tavsiye edeceğim. Hatta mümkünse, şuan elinizde işiniz yoksa gidin alın derim. O kadar büyüleyici, güzel, akıcı kitaplardı ki, ikisini bir kaç gün içinde ne zaman okuyub bitirdim hiç haberim yok. Güzel bir kitap okuduğumda haftalarca, bazen aylarca etkisinden çıkamıyorum. Bu gün yazacağım kitaplar da o güzel kitaplara dahildir :)
Hayat Yayınları,  “Aşkla Dokun Hayata” serisi kitapları ile okuyucularını aşkın ayrılıktan kavuşmaya, hüzünden coşkuya kadar tüm duygularını taşıyan bir yolculuğa çıkarıyor.
Hayat Yayınları’nın, Aşkın tüm renklerini kapsayan "Aşkla Dokun Hayata”  serisinin ilk dört kitabı "Bana Aşkımızı Anlat” – “Aşk-ı Rana" “Yalnızca Rabbine Yönel” ve "Gülsima Ağlama Ne Olursun" çıktı. Ben şimdilik 2 tanesini okudum sanırım diğerlerini de alacağım...
Aşk, insanoğlunun kalbinde hala şarkılarını söylemeye devam ediyor.  Siz de Hayata Aşkla Dokunmaya Var mısınız?
İlk okuduğum yazarı Ferhad Fani olan "Gülsima Ağlama Ne olursun"dan bahs edeyim sizlere. Ama baştan diyeyim. Kisaca bahs edeceğim. Çünkü, o iki kitapı anlat, anlat bitmez güzellikleri. Sadece o güzelliği kendiniz yaşayın isterim. Elinize alın, okuyun, o zevkin tadını çıkarın. İnanın,hiç pişman olmayacaksınız.

Kitapdaki olaylar Mirza, Emin, Gülsima, Behzat Hoca, Tahir Bey ve Meral hanımın etrafında dönüyor.
Mirzanın Rabbine bağlılığı, Eminin arkadaşına sadıklığı, Gülsimanın hiç bir zaman diline getiremediği Mirzaya olan sevgisi, Behzat hocanın tavsiyeleri, iyi kalpli Tahir bey ve Meral hanımın hayatı, insanlara karşı davranışı, anlayışı okuru kitapa aşık ediyor desem hiç yanılmış olmam.
Romanın başkahramanı Mirzanın öyküsünde aşkı, ayrılığı, vuslatı ve insanı bulacağınız, bunların da ötesinde her satırında mutlaka "kendinizi" okuyacağınız bir ayna...
Bir filmin detaylarını bilsem o filmi izlemem, ilgimi çekmez. Eminim ki, bir çok insan benimle ayni duyguları yaşıyor. Kitaplar da benim için öyle. Bir kitapın içeriğini baştan sonuna kadar bir yerde okursam o kitap benim asla ilgimi çekmez. O yüzden ben sizi merakta bırakmak istiyorum. Bu güzelliği bozmak istemiyorum. Bu kitapdan sadece kısa bir şiiri ve iki cümleyi olduğu gibi yazarak diğer kitaba geçeceğim.
"Bir serçenin kanadıyla, kayboldum rüzgarında,
Ve her lahza bin ümitle, kanat çırptım, yılmadım.
Bekledim güller açılsın, Dostun nevbaharında,
Ben ki, bilirim her hüznü, bunca mahzun olmadım.
Serçe kadar yerim olsun, kalbinin kenarında...
Hangi bahçeye kondumsa, böyle huzur bulmadım...."
Her kesin bir bekleyişi vardı demek. Her kesin bir beklediği...."

Hakkında bahs edeceğim ikinci kitap da Hayat Yayınlarına ait, yazarı Ömer ÇOban olan "Yalnızca Rabbine yönel" isimli kitapdır.
 İlk kitapda olduğu gibi belli bir süjet hattı olmasa da bu kitap da okuru kendine aşık ediyor. Dünya nimetlerinden vaz geçib yalnızca Rabbimize yönelmenin güzelliklerini anlatıyor bu kitap. Yaşadığımız bu dünyanın yalnızca imtihan olduğunu, gördüğümüz güzelliklerin geçici olduğunu ve asl güzelliğin Rabbimize yönelmekte olduğunu anlatıyor. Hem de öyle bir güzel anlatıyor ki, gaflet uykusundan uyanıyorsun okurken... Geçici dünya lezzetlerinin hiç bir önemi kalmıyor. Tüm kalbınle Rabbine taraf gidiyorsun. "Ey Rabbim!Aşk Sensin!" diyen Ömer Çoban, kendini dünya cenderesine kaptırıb da manevi yoksulluk yaşayan insanlığa "Yalnızca Rabbine Yönel" kitabıyla huzurun adresini gösteriyor.
Bu kadar. Sevgili blogger arkadaşlarım, bu kitaplar hakkında neden yazdım biliyormusunuz? Yeni bir kitap arayışında olanalara doğru adresi göstermek için. Zamanınızı şuan kitap aramaya sarf ediyorsanız, etmeyin, ben size şimdilik okumanız için iki kitap önerdim. :)
Çok sevgiler.

Hiç yorum yok :